Uygulamalı Kamera Oyunculuğu Erkek Adaylar İçin Audition Metinleri
ERKEKLER – TİRAD
NUH TEPESİ / ALİ ATAY
Seninle aramızdakilerin annemin ölümüyle falan ilgisi yok baba. Herkes ölür hepimiz ölücez. Mesele o değil.
Ben annemle bizi, o üç kuruşluk dayılarıma minnet ettirmene dayanamıyorum. Onların öyle siklerini gere gere karşımızda oturmalarına dayanamıyorum baba. Sadece iki kuruş daha fazla paraları var diye bütün hayatıma müdahale ettiler. Her şeyime karıştılar.
Ben o kadar zeki bir çocuktum, o kadar tatlı bir çocuktum ki, o kadar büyük yeteneklerim vardı ki benim bu amına kodumun çocukları hepsinin içine sıçtı. Annem de ağzını açıp tek kelime etmedi. Kaba saba tahammülsüz birine dönüştürdüler beni.
Hala geceleri rüyamda görüyorum ben bu ipneleri. Bağırıyorum, çağırıyorum nefesim çıkmıyor, sesim çıkmıyor baba. Ağlayarak uyanıyorum sonra.
41 yaşındayım ben ya. Baba ben 41 yaşındayım! Hala bunlarla uğraşıyorum ben. Annem yok yanımda yapayalnızım, sen zaten siktir olup gitmişsin…
O kadar kötü davrandım ki anneme. Sana olan bütün kinim, bütün öfkem, bütün nefretim… Hepsini kadının suratına kustum. Her gün… Tek bir güzel şey söylemedim kadına ölene kadar.
Anlatabiliyo muyum baba?
Ellerimde öldü benim annem! Ellerimde öldü, benim kucağımda soğudu…
Ayakları buz kesiyo diye ayaklarını ovuyordum her akşam. Ve bu kadın sürekli benim gözlerimin içine bakıyodu. Ona güzel bir şey söleyeyim diye sürekli gözlerimin içine bakıyodu baba. Ağzımı açıp tek bir kelime güzel bişey söylemedim ben bu kadına.
Oğlum benim bi kabahatim yok der gibi baktı bana sürekli. O kadar kırdım ki kalbini, o kadar kırdım ki kalbini baba, ben şimdi kimden özür dilicem!? Kimden özür dilicem?
Bi de geçmişsin karşıma diyosun ki sizi terkettiğim için bana teşekkür edeceksin. Sana asla teşekkür etmicem baba!
---------------------------------------------------
KOMEDİ AUDITION – (ERKEK)
(Erkek, sevimli ve biraz mahçup bir şekilde söze girer.)
Hayatım… Uyumadan önce sana bişey söylemem gerek… Şey… Sana kötü bir haberim var… Söylicem ama önce bana kızmayacağına söz vereceksin... Gerçekten kızmayacaksın ama… Söz ver…
(Dinler)
Öle yarım ağız söz demekle olmaz. Söz veriyorum kızmayacağım de!
(es) Hahh tamam. Bak söz verdin ha…
(Gergin söyler)
Hani senin şu çok sevdiğin… Pembe bluzun var ya!
(Es – Karşıyı dinler)
Ya tamam senin pembe bluzun yok bende biliyorum bi dakka dinle.
(Yutkunur)
Senin çok sevdiğin beyaz bluzünle, benim çok sevdiğim kırmızı tşörtümü sıcak suda yıkamışım… E tabi su böyle sıcak olunca, köpükte var tabi ortamda… Senin o beyaz bluzla, benim kırmızı tşört böyle baya baya kaynaştılar… Yani anlayacağın nur topu gibi bir pembe bluzun oldu sevgilim…!
(Hızlı hızlı konuşarak toparlamaya çalışır. Tek nefeste söyler.)
Ama bak yemin ediyorum yanlışlıkla yıkadım ben. Valla bak ben tşörtümü attım, makinenin düğmesine bastım sonra gördüm içerde birbirlerine değe değe dönüyorlar ama kapak açılmadı. Zorladım böyle baya da salladım makineyi ama kapak açılmadı. Hatta baktım daha da alt alta üst üste oldu bluzla tşört. Sanki yıllardır bu anı bekliyormuş onlarda. Hayır nedir yani biraz ötede ayrı ayrı yıkansanıza kardeşim.
(Dramatikleştirir)
Aşk-ı Memnu’daki Behlül ve Bihter gibi; aşkalarını ayrı ayrı kıyafet dolaplarında, yıllarca yasaklar içinde içlerine gömmüş ama o hep bekledikleri yan yana gelecekleri fırsat bir anda karşılarına çıkmış gibi sarıldılar birbirlerine. Sanki çamaşır makinesinde değillermişte villanın kış bahçesinde karşılaşmış gibi oynaştılar. Valla bir saat makine başında, gizli aşkı öğrenen Beşir gibi onları izledim. Hayır bari araya orda yıkanan yastık kılıflarından birini alsaydınız diye de bağırdım ama duyuramadım! Yoksa inan ki…
(Lafı bölünür – Şaşkın karşı tarafı dinler)